20 Ağustos 2015 Perşembe

Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 15:40 0 yorum

                                   |DİZİ YORUMU|

 

                                                               -SHAMELESS-

                        

Komedi dram türündeki Shameless dizisi 9 Ocak 2011 tarihinde yayınlanmaya başlamış ve 5 sezondur başarılı bir şekilde devam eden Amerikan rüyasının, uçlarda yaşamanın ne demek olduğunu anlatan diziyi izledikten sonra büyük bir ihtimalle utangaçlığınızdan utanacaksınız.


KONUSU:

 Chicago’nun güneyinde geçen dizi altı çocuk ve bir babadan oluşan ailenin trajikomik hikayesini anlatmaktadır. Baba Frank Gallagher alkol batağında çok eğlenceli vakit geçirirken, çocukların en büyüğü Fiona Gallagher ise kardeşlerini bir şekilde okutma ve geçindirme derdindedir. Ailenin başına zaman zaman komik çoğu zamansa yürekleri sızlatan olaylar gelmektedir. Her ne olursa olsun Gallagher ailesi her türlü şeyin üstesinden gelir imajı işlenen dizide, bu konuyla alakalı ” Biz Gallagher’larız. Onlara bunu gösterelim” sloganı yatar.






Fiona Gallagher:

(Emmy Rossum)

Fiona Gallagher

Her şeyiyle kendinden ödün verip kardeşlerini geçindirme derdinde olan evin en büyüğü. Erkekleri sever. Kardeşlerinin vasisidir. Evi geçindirebilmek için sürekli çalışmak zorunda kalır.



Frank Gallagher:

(William H. Macy)

Frank Gallagher

Ailenin alkolik babası. Baba kelimesinin anlamlarını tam olarak taşımasada ara sıra iyilik yapabilen bir adamdır. Tüm zamanını barda geçirir ve narsist bir yapıya sahiptir.



Ian Gallagher:

(Cameron Monaghan)

Ian Gallagher

Lip’ten sonraki en büyük erkek çocuk. Askeri okulda okumak için abisinin kimliğine bürünmüştür. Eşcinseldir.



Phillip "Lip" Gallagher:

(Jeremy Allen White)

Phillip Lip Gallagher

Ailenin en büyük erkek çocuğu olan Lip, inanılmaz derecede zekaya sahiptir. Para karşılığı insanların sınavlarına girer. Fiona’nın aslında en büyük destekçisidir.



Debbie Gallagher:

(Emma Kenney)

Debbie Gallagher

Ailenin en küçük kızıdır. Ailesine sadık, dürüst biridir. Ergenlik döneminde yaşamak istediği hayat yüzünden ablası Fiona ile araları bozulur. Ne olursa olsun ailesi onun için her şeyden önemlidir. Frank ne kadar umursamaz davranırsa davransın Debbie’nin sevgisi ona karşı hiç bitmez.



Carl Gallagher:

(Ethan Cutkosky)

Carl Gallagher

Ailenin en küçük çocuğu Liam’ın bir üstüdür. Serseri, sadist bir yapısı vardır. Frank’in oğlu olmasının hakkında tam anlamıyla verir. Kız düşkünüdür.



Liam Gallagher:

Liam Gallagher

Evin en küçüğü. Zencidir. Uyumlu,sessiz bir tiptir. İnanılması güçte olsa o Frank’in oğludur.



                  Steve/Jimmy/Jack Lishman:


                                                              (Justin  Chatwin)

                     Steve-Jimmy-Jack Lishman

Fiona’nın vazgeçemediği adam. Ailesi çok zengindir. Steve asla onlar gibi olmak istemez.



                                  

                       Veronica “V” Fisher:


                                                           (Shanola Hampton) 


Veronica V Fisher

Gallagher’ların yan komşusu. Sevgilisi Kev’le canlı yayın yapıp para kazanır. Fiona’nın en yakın arkadaşıdır. Arada sırada Kev’e kalan barda çalışır.



Kevin "Kev" Ball:

(Steve Howey)

Kevin Kev Ball


Gallagher’ların yan komşusudur. Veronica ile birliktedir. Yıllarca çalıştığı barın sahibi, vasiyetinde barı Kev’e bırakır.



                                                                  Karen Jackson:

Karen Jackson

Lip’e aşıktır.



Sheila Jackson:

(Joan Cusack)

Sheila Jackson

Karen’ın annesidir. Dışarı çıkma korkusu vardır. Yeni tarifler denemeyi sever.



Mickey Milkovich:

(Noel Fisher)

Mickey Milkovich

 Kardeşleriyle birlikte işlemedikleri suç yoktur.



Mandy Milkovich:

Mandy Milkovich

Mickey’in tek kız kardeşi.



DİZİ HAKKINDA YORUMUM:

Diziye başlayalı çok olmadı ama diziyi çoook beğendim.Evet, içinde biraz cinsellik var fakat bu her dizi/filmde vardır. Bu bilgileri araştırırken çok spoi yedim :( 




                                           














                               

17 Ağustos 2015 Pazartesi

Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 11:06 0 yorum

                                   |ŞAHMELEK|

                                         

İyi akşamlar!!!
Şahmelek kitap yorumu ile yeniden karşınızdayım.


                                                         ARKA KAPAK YAZISI:

"Elimden gelse hali hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayıp burnumu boynuna gömerdim. Onun o tatlı kokusunu doya doya içime çekip gözlerimi yumardım. İnanıyorum ki birlikte olsak her şey daha güzel olacaktı. Belki daha kolay..."

Ailesi, kızkardeşinin tedavisi için Amerika'ya gittikten sonra Balkanlı Ailesi'nin evinde yaşamaya başlayan İde'nin hayatı, bir gün rüyasında evin oğlu Aslan'ı görmesiyle tamamen değişir.

Herkese ve her şeye soğuk ve ilgisiz görünen Aslan Balkanlı'ya yavaş yavaş aşık olmaya başlayan İde, tutulmaya başladığı adamın buzlarını eritebilecek mi? Yaralı bir aşkın hayaletiyle boğuşan Aslan ise onu seven bir kadının varlığını kabul edebilecek mi?


                                              BENİM YORUMUM:

Kitabı genel olarak beğendim. Sevimli bir o kadar da olaylı bir aşkı anlatan güzel bir kitap. Kitabı okurken İde'nin yerinde olmak isteyebilirsiniz :)


                                           

16 Ağustos 2015 Pazar

Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 14:19 0 yorum

                                       | MEVSİM |


                                          

Selammmm
Bugünkü kitap yorumum Mevsim...

                                                       ARKA KAPAK YAZISI:

Dört mevsimi yaşatan iki aşk hikayesi...

                                                             ()   ()   ()

Bahar kadar umutlu, yaz kadar tutkulu, güz gibi durağan, kış gibi fırtınalı.
Bir yanda aşklarını itiraf edemeyen Esra ve Kaan'ın, diğer tarafta geçmişin işleriyle savaşmış Mevsim ve Tolga'nın doludizgin aşkları...

Duygusallığı ve tutkusuyla... Bazen vazgeçmişliği, bazen umudu ile Aşk'ı şaha kaldıran sayfalar arasında kaybolmak için... Her Mevsim Aşk'ı hissetmek için...

"Sadece onunla olmak, yanından bir an olsun ayrılmamak, suratı düştüğünde onu gülümsetebilmek, ağladığında ona sarılmak... Her zaman güçlü olmak zorunda kaldığı yorucu hayatında bir mola olmak... Bunların hepsi ve daha fazlası ne zaman oldu bilememek... Zamanla olan bir şey değildi aşk.
Belki sevgi öyleydi ama aşk ilk görüşte ruhunu, beynini, kalbini sorgusuz vermekti... O'ydu. Geçmişim berbat olabilir, onu hak etmiyor olabilirim ama onu bırakamayacak kadar da bencilim."


                                                       BENİM YORUMUM:

Sıradan bir aşk hikayesini anlatıyor. Küçümseme anlamında değil. Kitabı okurken yüzünüzde hep bir gülümseme, hüzün, öfke belki biraz da kıskançlık oluşabilir :)
Bu kitap sonuçta emek verilerek yapılmış bir şey. Hele kitabın ilk basımında sevgili yazar Zeynep Işıklar nasıl da heyecanlanmıştır. Sonuçta emek verilmiş, vakit ayrılmış, kafa yorulmuş bir şey...


15 Ağustos 2015 Cumartesi

Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 04:15 0 yorum

                                    Kurucunun Kızı

                                    
                                 
Merhabalar!!!
Kurucunun Kızı kitap yorumu ile yeniden karşınızdayım :)


                                                            KONUSU:

Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde yok edilmiş, sadece küçük bir grup hayatta kalmıştı. Geriye kalanları kimin yöneteceği konusunda Lattimer'lar ve Westfall'lar arasında çıkan savaşı Westfall ailesi kaybetmişti. Ve beş yıl sonra barış ve kontrol, her yıl yapılan bir törenle, kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerinin evlendirilmesiyle sağlanmaktaydı.
Bu yıl benim sıram gelmişti.
Benim adım Ivy Westfall ve görevim basitti: Başkan'ın oğlunu, müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak.
Ama görünen o ki, Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz, zalim bir çocuk değil. Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir. Ama kaderimden kaçmama imkan yok. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim.
Çünkü Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım...


                                                   ARKA KAPAK YAZISI:

"Bir oturuşta okudum. İ-NA-NIL-MAZ-DI! O nasıl bir sondu öyle?!"
               -WENDY HIGGINS, Tatlı Şeytan ve Tatlı Tehlike romanlarının yazarı


"Etkileyici ve ince düşünülmüş bir dünya, merak uyandırıcı bir başlangıç, cesur bir kahraman."
              -KİRKUS REVIEWS


"Güçlü karakterler, karmaşık ilişkiler, politik entrikalar ve ihanet, kitabı elinizden bırakmanıza engel olacak; daha fazlası için sabırsızlanacaksınız!"
              -SCHOOL LIBRARY JOURNAL


"Kurucunun Kızı'nda bir distopyada arayacağınız her şey var: Tüyler ürpertici bir olay örgüsü, heyecan verici karakterle ve her kelimesi özenle yazılmış bir hikaye."
              -INSIGHTFUL MINDS REVIEWS


                                    
                                                  BENİM YORUMUM:

Karakterleriyle, kurgusuyla ve heyecan verici olaylarıyla insanı adeta içine çekiyor bu kitap. Kitabın o sonu ise beni benden aldı. O nasıl bir sondu öyle?! Bir an önce ikinci kitabın çıkmasını bekliyorum. Sevgili yazar Amy Engel lütfen ikinci kitap - eğer çıkacaksa- çabuk çıksın!

                
 
                                    
                     "Çünkü sana aşığım Ivy," diye fısıldadı. "Senden vazgeçmek bir seçenek değil."




13 Ağustos 2015 Perşembe

Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 03:44 0 yorum

                                *FİLM YORUMU*

                                                 |STAR WARS I|


                                             

Yıldız Savaşları, George Lucas tarafından tasarlanmıştır.
Genç Luke Skywalker’ın içindeki gücü keşfedip galaksinin zalim imparatoruna başkaldırmasına henüz on yıllar vardır. Hatta Luke henüz doğmamıştır. Barış içindeki galakside Cumhuriyet hüküm sürmektedir.
Barışçıl bir gezegen olan Naboo, iyi yürekli genç Kraliçe Amidala tarafından yönetilmektedir. Gizli Sith Lordu ve onun şampiyonu Darth Maul’un maşası olan Ticaret Federasyonu, barışı sarsacak girişimler ve adil olmayan müzakere taktikleriyle Amidala’yı köşeye sıkıştırmaktadır. Jedi şövalyesi Qui-Gon Jinn ve çömezi Obi-Wan Kenobi durumu incelemek için Naboo’ya gönderilirler.
Jedi’lar giderek derinleşen komployu keşfederken 9 yaşındaki Anakin’le tanışırlar. Küçük çocuğun mekaniğe karşı müthiş bir yeteneği ve şeytani bir zekası vardır. Jar Jar Binks isimli geveze ve kurbağamsı mahluğun da dostluğunu edinerek büyüyen uyumsuz grup, bir yandan Federasyonun robot ordularına karşı Amida’lanın yardımına koşarken, öte yandan da Darth Maul’la yüzleşmek zorunda kalacaktır. Galakside bir şeyler, geri dönmemek üzere değişmeye başlamıştır...

                                                                 

                                                                           BENİM YORUMUM:

Filmi çok beğendim. Fantastik, bilim kurgu sevenlere göre muhteşem bir film. Serinin ilk filmi The Phantom Menace yani Gizli Tehlike.
Hele o ışın kılıçlarını savurmalarına, hareketlerine bayıldım. Bana çok sempatik ve sevimli gelen karakter ise Jar Jar Binks oldu. Serinin ikinci filmini en kısa zamanda seyredeceğim.

                                                                      ŞU SEVİMLİLİĞE BAK YA :)

                                                 

                                                           

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 14:51 0 yorum

                             ALASKA'NIN PEŞİNDE


                                          

Merhabalar!!!
Size çok beğenerek okuduğum bir kitabı takdim edeyim.
"ALASKA'NIN PEŞİNDE"



                                                             ARKA KAPAK YAZISI:

                          İlk içki
                          İlk şaka
                          İlk dost
                          İlk aşk
                                    son sözler

Miles Halter, ünlülerin son sözlerine bayılan, sıradan bir gençtir. Evindeki güvenli hayata katlanamadığından François Rabelais'nin ölmeden hemen önce "Büyük Belki" olarak betimlediği bilinmezin ne olduğunu bulabilmek için yatılı okula yazılır. Onu Culver Creek Lisesi'nde, aralarında Alaska Young da olmak üzere pek çok şey beklemektedir. Zeki, komik, son derece seksi ama bir o kadar perişan halde olan Alaska, Miles'ı kendi labirentine sürükleyecek ve "Büyük Belki" arayışında ona yol gösterecektir.

Michael L. Printz Ödülü'ne layık görülen Alaska'nın Peşinde, bir hayatın başka bir hayat üstüne ne kadar kalıcı izler bırakabildiğini muhteşem bir dille anlatıyor. Pek çok ödül sahibi John Green'in bestseller olan bu kitabı, çağdaş kurgu kitaplar arasında çığır açan yepyeni bir ses.

                                         ----------------------------------------------------------
"Bu harika öyküyü okuyan kızlar hüzünlenecek, erkekler Alaska'nın vanilya ve sigara kokusunda aşkı, tutkuyu ve özlemi bulacak."
                                            -KİRKUS

"Holden Caulfield'ın ruhu hayat bulmuş."
                                            -KLİATT
                          
                                         ------------------------------------------------------------

                                                           BENİM YORUMUM:

Hayatın kendisinin bir amaç olduğunu ve bu amaç için gerçekleri, yalanları, doğruları ve yanlışlarıyla bir bütün, bir beraberlik olduğunu anladığım kitap... İyiki okumuşum seni.


11 Ağustos 2015 Salı

Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 10:36 0 yorum
                                                         

                              *KARANLIK ZİHİNLER*                            

Merhabalar!!!                
Bugünkü kitap yorumum  Karanlık Zihinler. Eğer okuyorsanız iyi okumalar :)



ARKA KAPAK YAZISI:

Adım Ruby.
Hepinizden farklıyım.
Aklınızın derinliklerinde gezebilir,
Anılarınızı hiç yaşamamışsınız 
Gibi silebilirim.
Henüz on yaşındayken, Thurmond'daki bu
Rehabilitasyon  kampına gönderildim.
Hem de kendi ailem tarafından...
Burada her adımımız izleniyor, nefes alış
Verişlerimiz bile...
Yalnız değilim.
Maviler... Yeşiller... Turuncular...
Sarılar ve Kırmızılar...
Karanlık Zihinler...
Ve yaşamak için saklanmak zorunda kalanlar
Ve kaçanlar...




BENİM YORUMUM:
Bu ne güzel bir kitap ya. Bir distopya sever olarak bunu başucu kitabım ilan ediyorum. Karakterlerin samimiyeti, gerçekleşen olaylar ve arkadaşlıklar... Hepsi mükemmel bir uyum içinde. Karanlık Zihinler 2 yani Buz Kapanı piyasaya çıktı. Ama ben daha alamadım... Bir de unutmadan ben kitapta Chubs karakterini erkek olarak okumuştum. Ama o kızmış. Hayallerim yıkıldı :)

NOT:Kitapla ilgili yorumunuzu bildirirseniz çok memnun olurum :)
                                                          

10 Ağustos 2015 Pazartesi

Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 11:51 0 yorum

                                      * FİLM YORUMU *


                                   İNTİHAR ODASI (SUİCİDE ROOM)

                             

Bugün evde canım sıkılınca ne izlesem diye düşündüm ve yaklaşık bir senedir izlemeyi düşündüğüm İntihar Odası'nı izlemeye karar verdim. Evet, bir senedir düşünüyorum izlemeyi :). Çünkü korku filmi olduğunu sanıyordum ve inanın korku filmleriyle hiç aram yoktur. Ama bugün merakıma yenik düşüp izledim ve iyiki de izlemişim.

                                        

                                        Dominik 18'ine yeni girmiş bir genç.
                                      Politikacı bir baba ve iş kadını bir anne.
                                    Sıradan bir aile hayatı, arkadaşlar ve bir kız arkadaş.



                   

                                    Balo günü sarhoş olan genç grup bir iddaya girer.
                               Bir erkek arkadaşıyla öpüşen Dominik, videonun internete
                           sızmasıyla ve okuldaki kınayıcı bakışlara daha fazla katlanamaz
                       ve bir gün internette tanıştığı Sylwia ile konuşur ve kendisini odaya kilitler.



Bir süre sonra ailesi endişelenmeye başlar ve bir psikiyatriste danışır. Sonuç alamayan aile bir gün internetin fişini çeker ve kendisini odaya kilitleyen Dominik Sylwia ile konuşamadığı için sinirlenip odasından çıkar.



Filmin geri kalanını yazmıyorum. Çünkü izlemenizi tavsiye ederim. Ama etkisinde kalacağınızı da unutmayın...


                                                           
                                                                         LÜTFEN..

                 


                             
                                   
Gönderen yağmurlugünkitabı zaman: 06:15 0 yorum
                                                      
Merhabalar!!!
Bir kitap yorumu ile yine karşınızdayım :)
Bu sıralar internete fazla giremediğim için buralarda da aktif değildim. Ama bundan sonra aktif olmaya çalışacağım.

                                                     ARKA KAPAK YAZISI:
Aşk insanı büyütür;
önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...

Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?
En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan ,
Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda da kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?
Her bitişin yeni başlangıçlara açılan bir kapı olduğunu hatırlatan Kurtlara Söyle Eve Döndüm, önyargıların yalnızca gerçek sevgiye boyun eğdiğinin de güzel bir kanıtı...

                                                      BENİM YORUMUM:
Kitaba başlarken beklentim çok büyük değildi. Ama kitaba başladığınızda kitap sizi kendine çekiyor. Bu kitaba başlarken önyargılarınızı bir kenara bırakacaksınız. Hayatın, yaşamın ve aşkın en saf hali...
 

Yağmurlu Gün Kitabı Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review